Adli tıp

Adli tıp, adli soruşturma sırasında ortaya çıkan tıp sorularıyla uğraşan bilim dalıdır.

Gereksinim alanları

Yaralanma, ölüm ya da hukuki ihtilafla sonuçlanan durumlara ait adli soruşturmalarda olayların tıbbi yönlerini aydınlatmak; kurban, şüpheli ve olaydan etkilenen üçüncü şahısların tıbbi durumunu dökümante etmek ve bu kapsamdaki haklarının korunmasını sağlamak için hekimlere gereksinim duyulur. Adli Tıp uzmanları bu konuda eğitim almış, yetkin branş uzmanlarıdır.[1] Olayın niteliğine göre tek başlarına ya da diğer branş uzmanları ile konsülte ederek adli tıbbi raporlar hazırlarlar. Adli Tıp raporunun her durumda adli tıp uzmanı tarafından hazırlanması şart değildir. Yine olayın niteliğine göre, diğer branş uzmanları, diş hekimleri ya da pratisyen hekimler genel olarak tıbbı ya da kendi branşlarını ilgilendiren konularda rapor hazırlayabilir.

Geçmişi

Adli tıbbın geçmişi çok eskiye uzanır. Eski Mısırlılar günümüzden 5.000 yıl önce cinayet ve benzeri olaylarda doktorlara danışıyorlardı. Adil tıp konusu, Hammurabi Kanunları ile Tevrat'ta da yer alır. İÖ 40'ta öldürülen Jül Sezar'ın vücudundaki 23 yaranın yerini ve etkilerini gösteren rapor ilk adli tıp raporu sayılır. Gerçek ölüm nedeninin anlaşılabilmesi için cesedin açılarak incelenmesi gerekebilir. Buna otopsi denir. İlk otopsi 1374'te [2] Fransa'da uygulanmıştır. Adli tıp günümüzde hukuk ve tıp fakültelerinde bir ders olarak okutulmaktadır.[3] Adli tıpa ilk kez 1650'de Leipzig Üniversitesi'nin ders programında yer verilmiştir.[4] Türkiye'de ise adli tıp 1849'da okutulmaya başlanmıştır.

Adli tıbbi değerlendirmeler konusundaki talepler mahkeme ve savcılıklardan gelebileceği gibi, adli konulara taraf olan birey ya da kurumlardan da gelebilir. Mahkeme ve savcılık kanalıyla yapılan istemlerle ilgili olarak, ilgili uzman tarafından bir "bilirkişi raporu" hazırlanır. Bu raporun mahkeme heyeti üzerinde hiçbir bağlayıcılığı yoktur. Hakim isterse başka bir bilirkişi görüşü daha isteyebilir ya da var olan görüşün dışında bir karar verebilir. Taraf olan birey ya da kurumlar da, mahkemeye sunmak üzere adli tıbbi değerlendirme raporları hazırlatabilirler. Bu durumda sunulan rapor "bilirkişi raporu" değil, "uzman görüşü" olarak nitelendirilecektir. Mahkemeler istediği takdirde, "bilirkişi raporlarının" ya da "uzman görüşlerinin" sahiplerini duruşmaya çağırıp dinleyebilir ve soru sorabilirler. Aynı şekilde bu görüşler de mahkeme heyeti için bağlayıcı nitelikte değildir. Bu konuyla ilgili düzenlemeler Ceza Muhakemeleri Kanununda mevcuttur.

Türkiye'de Adli Tıp

Adalet bakanlığına bağlı Adli Tıp Kurumu', İstanbul Üniversitesine bağlı Adli Tıp Enstitüsü ve çeşitli tıp fakültelerinin Adli Tıp Anabilim Dalları resmi bilirkişilik yapabilirler. Bu konudaki düzenlemeler Ceza Muhakemeleri Kanunu, Adli Tıp Kurumu Kanunu ve Adli Tıp Kurumu Kanunu Uygulama Yönetmeliğinde yer almaktadır. Bu kurumlar içinde Adli Tıp Kurumu, sadece mahkemelerden gelen istemlere cevap vermekle yükümlü iken, üniversitelere bağlı birimler hem mahkeme, hem bireysel başvurulara cevap verebilmektedir.

Kaynakça

  1. Kind S, Overman M (1972). Science Against Crime. New York: Doubleday. s. 12–13. ISBN 0-385-09249-0.
  2. Schafer, Elizabeth D. (2008). "Ancient science and forensics". Ayn Embar-seddon, Allan D. Pass (eds.). Forensic Science. Salem Press. s. 40. ISBN 978-1587654237.
  3. Vitruvius. "De Architectura, Book IX, paragraphs 9–12, text in English and Latin". University of Chicago. http://penelope.uchicago.edu/Thayer/E/Roman/Texts/Vitruvius/9*.html. Erişim tarihi: 2007-08-30.
  4. "Incompressibility of Water". Harvard University. 18 Aralık 2010 tarihinde kaynağından arşivlendi. http://web.archive.org/web/20101218113059/http://www.fas.harvard.edu:80/~scdiroff/lds/NewtonianMechanics/IncompressibilityofWater/IncompressibilityofWater.html. Erişim tarihi: 2008-02-27.
This article is issued from Vikipedi - version of the 11/25/2015. The text is available under the Creative Commons Attribution/Share Alike but additional terms may apply for the media files.