İslam mezhepleri

İslam mezhepleri, başlangıçta İlk dönemlerde Ali ile Muaviye arasındaki savaş ve İslam toplumundaki bölünme Sünnilik, Şiîlik ve Haricilik şeklinde ilk mezhepsel ayrışmayı beraberinde getirmiştir.

Erken dönemlerde değişik İslam şehirlerinde, bu şehirlerin adıyla anılan fıkıh okulları bulunmaktaydı. Şam (Evzâ'i), Kufe, Basra, Medine okulları bunlardan bazılarıdır. Daha sonra Irak okulu Hanefi, Medine okulu ise Maliki mezhepleri olarak konsolide olmuş, Şafii, Hanbeli, Zahiri ve Ceriri mezhepleri daha sonra ortaya çıkmışlardır.

Daha sonra İnanç etrafında yapılan tartışmalarla inanç (itikad) mezhepleri de ortaya çıkmıştır.

Sünniler günümüzde inanç açısından Maturidilik ve Eşarilik, fıkhi açıdan da Hanefi, Şafii, Maliki ve Hanbelî mezheplerine bağlıdırlar. Bu dört mezhepten ilki olan Hanefi mezhebi itikad olarak Maturidiliğe diğer üç mezhep ise Eşariliğe bağlıdırlar. Bu mezhepler dışında, Sünnilik'te olan icma-i ümmete, kıyasa ve re'ye başvurulmasını kabul etmeyen, her sorunun çözümünü yalnızca Kur'an'da, Sünnette, sahabe ve tabiunun görüş ve uygulamalarında arayan bir grup daha vardır. Bunlar; Selefiyye veya Selefiyyun (geçmişe bağlılar) olarak anılır. Bu düşünceye bağlı olanlar ortaya çıkan yeni sorunlara çözüm bulmakta yetersiz kaldıkları için fazla yandaş kazanamamışlardır. Hanbelî mezhebi, Selefiyye anlayışına en yakın Sünni mezhep olarak tanınır.

Şiîlerin günümüzde bağlı olduğu en büyük fırka ise İmamiyye (Caferiyye) dir. Bunun dışında sayıları az olmakla birlikte Zeydiyye ve İsmailîyye fırkaları da günümüze ulaşmıştır.

Haricilerin ise günümüze ulaşmış olan tek fırkası İbadiyyedir.

Sünnîlik

Sünnî inanç mezhepleri

İtîkâdî açıdan Sünni mezhepler iki tanedir. Bunlar

Bu iki mezhep temelde birdir. Ancak teferruata ait kırka yakın konuda fikir ayrılığına düşmüşlerdir. Fikir ayrılığına düştükleri konular sadece ayrıntılardan ibarettir.

Sünnî Fıkıh Mezhepleri

Fıkhî açıdan Sünni mezhepler dörttür. Bunlar:

Beşinci bir mezhep de var idi ancak zamanla tükenmiştir:

Fıkhî mezhepler arasında uygulama ve ibadetlerde bazı farklılıklar görülür.

Şiîlik

Şiîliğin dalları: Tüm İslâm Dîni içerisinde %1 ve Şiîliğin içerisinde ise yaklaşık olarak %10 nüfusa sahip olan İsmâ‘îlî mezheplerin kollara ayrılışını gösteren bir şema. Burada İsmâ‘îlî mezhebi içerisinde %10a yaklaşan bir nüfus oranına sahip ve böylece tüm İslâm Dîni içerisinde binde birin altında bir nüfusu olan Mustâ‘lîlik kolunun Tâyyîb’îyye şubesinin ayrıldığı dalları Davudî Bohra, Caferî Bohra, Süleymanî Bohra, Alevî Bohra, Hebtiahs Bohra, Etbe-i-Melek Bohra, ve İleri Davudî Bohra şeklinde en ince ayrıntılarına kadar gösterilmiş. İsmâ‘îlî mezhebinin %90'ından fazlasını temsil eden Nizârîler'in takip ettiği Nizâr’îyye fıkıh sistematiği tüm İslâm Dîni içerisinde %1 orana sahipken Dürziler'in yüzdesi ise sadece binde birlik bir oranda kalmaktadır.

Haricîlik

Ali ve Muaviye arasında sürdürülen savaşlar ve mücadelelerde Hâricîler üçüncü gurup olarak ortaya çıkmışlardır. Siyasi, itikadi veya tarihi bazı ihtilaflar nedeniyle Hâricîler kendi içlerinde de çeşitli gruplara ayrılmışlardır. Bu grupların bazıları İslam dininin temel akide kaidelerini takip ederken, bazıları İslam dininin itikadi prensiplerinden ayrılarak İslam dairesi dışı ilan edilmiş ve İslam dinin dışında incelenmiştir. Fakat bu grupların da temelleri Haricilere ve İslam dinine dayanır.

Haricî Grupların Başlıcaları

İslâm Dışı kabul edilenler

Değerlendirme ve tartışmalar

Mezhepler ayet ve hadisleri farklı anlamaktan kaynaklanan ekollerdir ve farklı anlayışların en baştan itibaren İslam toplumunda bulunması doğaldır. Ancak farklı anlayışların kurumsallaşması anlamında Muhammed'in zamanında mezhep olduğu söylenemez.

Dini meselelerde inananlar Muhammed'e geliyor, soruyordu. Muhammed hüküm veriyor, muhakeme için gelenlerin davalarını neticeye bağlıyordu. Bazen de soruyu cevaplandırmak için konu hakkında vahiy gelmesini bekliyordu. Eğer ayet açıklamaya muhtaçsa, Muhammed o ayeti izah ediyordu.

Muhammed'in sözleri kesin bağlayıcılığa sahipti, bir meselede ne diyorsa, Sahabiler onu yapıyorlardı. Çünkü bununla ilgili Allah’ın emri vardı: “Muhammed size ne emretmişse alın, neyi yasaklıyorsa ondan da kaçının…”

Böyle olunca, Muhammed hayatta iken farklı mezheplere ihtiyaç yoktu diye düşünenler olsa da, günümüzde mezheplere gerçekten ihtiyaç var mı, yok mu diye farklı âlimler tarafınca tartışılıyor. Bu görüşün en önemli gerekçelerinden bir tanesi de, mezheplerin varlığının İslam âleminde birlik oluşturulmasında en büyük engellerden biri olarak görülmesidir. Mezhep karşıtı olanlar tarafından Kuran'dan Al-i İmran Suresi 103. ayet gösterilir: "Hep birlikte Allah'ın ipine (Kur'an'a) sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin..."

İnananlar açısından mezheplerin bağlayıcı olup olmadığı da tartışıla gelen meselelerdendir. Mezhepler arası çatışmaların siyasi, dini karakterde egemenlik ya da menfaate dayalı çatışmalar olması muhtemeldir.

İslam dünyasının haritası. Hanefiler (yeşil renkte) Türkiye'de, Yakın Doğu'nun kuzeyinde, Merkezi Asya ve Hindistan'da üstünlük teşkil eder.

Prof. Dr. Abdülaziz Bayındır:

Kur'an-ı Kerim'de kadına karşı pozitif bir korumacılık vardır. Fakat maalesef tarih içerisinde bu neredeyse yok olmuştur. Mesela Kuran-ı Kerim kadına boşama hakkı verdiği halde sonradan bu hak elinden alınmıştır. Erkeğin boşama hakkı çok sıkı kurallara bağlı olmasına rağmen bu kuralsız bir hale getirilmiştir. Evlenmede kadının eş seçme hürriyeti olduğu halde Şafi, Maliki ve Hanbelî mezheplerinde bakire kızın eş seçme hürriyeti yoktur. Babası istediği kişiye verir. Hanefi mezhebinde de kız kaçırılabilir, bu şekilde zorla nikâh kıyılabilir.

şeklinde geleneksel anlayışın Kur'an ifadelerinden farklılaşmış olabileceğine dikkat çeker. [1]

Ayrıca bakınız

Dipnotlar

This article is issued from Vikipedi - version of the 12/27/2016. The text is available under the Creative Commons Attribution/Share Alike but additional terms may apply for the media files.